29 Mart 2010 Pazartesi

Mezarlıklar hayatın bekçileri. Punto Arenas

Punto Arenas’da iki gün geçirdik. Punto Arenaslılar ölülerini bir kutunun içine koyup önü camlı, bir nevi her Türk ailesinin salonunda bulunan ve içinde bardak çanağın sergilendiği vitrinimsi bir dolabın içine yerleştiriyorlar. Bu çok gözlü camlı dolapta herkesin beşe beşlik bir alanı var. Geride kalanların sizi anlattığını düşündüğü bibloları sergilediği, arada sırada içine minik sahte bir çiçek yerleştirdiği, camını sildiği, sonrada kilitleyip vitrini hayatına geri döndüğü yan yana beyaz dolaplar.
Punto Arenas’ta çok az şey yaptık, bloklar boyu yürüyüp şehrin balık pazarını bulduk, uzun süre sonra leziz kocaman bir balık yedik. Kral yengeç için fiyat araştırması yapıp avucumuzu yaladık.

İstediğimiz, karar verdiğimiz bir şeyi yapıyor olmanın iyi bir şey olduğunu, nihayetinde epi topu beşe beşlik bir alandan daha fazlasına sahip olamayacağımızı bir kere daha anladığımız, mezarlığında saatler geçirdiğimiz bir şehirden geçtik.

Dünyanın sonu bizi bekliyor. Sonra tekrar gelsin sıcak havalar, parmak arası terlikler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder