14 Şubat 2010 Pazar

Kuşlar, kanatlı uygarlıklar…*

09-10 Şubat 2010
Biz Amazonlarda ormanın derinliklerinde böceklerle fink atarken Perulu Machu Picchu ve çevresini sel aldığından Peru rotamızı sahil yönünde değiştirerek kıyı kıyı gitmeye karar vermiştik.

Kıyısal duraklarımızın ilki fakir turistin Galapagos Adaları olarak anılan Balletas Island ve kardeş kuruluşu Paracas Reserve. Balletas adalarında yoğun bir kuş nüfus var ancak bu kuşlar öyle bildiğimiz sıradan kuşlar değiller, kendilerinin Guano adı verilen dışkıları çok kıymetli, o kadar kıymetli ki vaktiyle bu bok için Şili ve Peru birbirlerine girmişler. 1865-66 yıllarında vuku bulan savaş sonrasında kuşların yoğun yaşadığı adalardan birisi Şili’ye kalmış. Guanolar özellikle tarımda verimliliği artırıcı gübre olarak kullanılmaktalarmış ancak yeni teknolojilerle Guanolar eski önemlerini kaybettiklerinden Peru ve Şili boku bokuna savaşmış.

Balletas Island’a ulaşmak ve buradaki turlara katılmak için en kolay yol Lima’dan Cruz Del Sur ya da Soyuz şirketlerinden birisi ile Pisco’ya kadar gelmek ve Pisco’dan taksi ile Paracas’a ulaşmak (Cruz del Sur ile gelinirse, kendileri Paracas’a kadar getirdiğinden taksi masrafından tasarruf ediliyor)

Balletas Island, Paracas Doğal Reserve’nin içinde kalıyor, şimdiye kadar doğal reserve denilince sürekli yeşillikler görmeye alıştığımızdan, Paracas’a giden yolda ise Peru’da değişmeyen kum manzaramız eşlik ettiğinden hafiften bir şüpheye kapılmaya başlıyoruz, yanlış yolda mıyız aceba?

Nihayet Paracas’a vardığımızda ise yer gök kum, çöldeyiz ve kum fırtınası başladı, reserve nerede nerede yeşillikler şeklinde derken kafamız biraz daha karışıyor.
Devrisi sabah uyandığımızda kum fırtınası yerini parlak bir güneşe bırakmış, Mikail’e teşekkürlerimizi sunarak kıyıda bizleri ve diğer onlarca turisti bekleyen botlarımız aracılığı ile adaya doğru ilerlemeye başlıyoruz. Yolun daha yarısına varmadan onlarca yunustan oluşan dev bir sürü botun yanı başında beliriyor, 1, 3, 5, 15 derken ben saymayı bırakıp Tanzuu bak orda, yok burada, aha da şurda şeklinde kendisini dürtmeye başlıyorum. Sürü geçiyor, yola devam ediyoruz, ufaktan pelikanlar ve balıkçıllar görünüyor, derken kuşlar, kuşlar ve kuşlar. Alfred Hitchcok ‘Kuşlar’ filminde kesin buradan esinlendi derken çığlıklar içerisinde denizaslanı sürülerine yanaşıveriyoruz, yüzlerce irili ufaklı aslancık kayaların arasında yaymış güneşlenmekteler. Yeni yavrular doğduğu için etrafta bir sürüde kımıl kımıl bebek denizaslanı var. Ben ne tarafa bakacağımı, Tansu hangi birisinin fotoğrafını çekeceğini bilemez durumda mest bir şekilde 1 saat kadar bilumum kuş, Humbolt pengueni, denizaslanı, balıkçıl arasında dolandıktan sonra geri dönüş başlıyor. Kıyıya yanaştık yanaşacağız derken bu sefer tek başına ancak nerdeyse elimi uzatsam tutacağım mesafesinde bir yunus daha beliriyor, bu seferkinin farklı bir yunus türü olduğunu söylüyor rehberimiz. Sayın yunus botun etrafında kah denize dalıp kah havalara sıçrayarak türlü şaklabanlıklar yaptıktan sonra geldiği gibi yok oluyor.

Çölün ortasında

Günün ikinci turu Paracas Reserve, Paracas Reserve benim umduğum gibi yeşillikleri ile değil aksine uçsuz bucaksız çöl yapısı ve içinde yaşayan hayvanları ile önemliymiş. Peru’nun tuhaf bitki-daha doğrusu bitkisiz- örtüsünü görmek için ideal bir nokta burası. Binlerce kilometre uçsuz bucaksız çöl ve sonunda okyanus. Bildiğimiz çöllerin aksine en yakın arkadaşı su ama kendisi suya sonsuz hasret. Paracas Reserve’da sabah gördüğümüz hayvanların yanı sıra, deniz kaplumbağaları, flamingolar ve birkaç çeşit kuş daha yaşıyor, Ancak insanlar reserve yaklaştıkça hayvanlar güneye doğru kaçtıklarından reserve’in büyük bir bölümü insan ulaşımına kapatılarak hayvanlara tahsis edilmiş. Dolaştığımız bölge ise doğanın bambaşka bir yüzü ile karşılaşmak açısından oldukça ilginçti. Sağ, sol, ön, arka her yer kum sadece kum ve işin enteresan tarafı hem çok estetik hem de bir o kadar dinlendirici. Çok güzel, çok.

Akşam çölün bir başka mucizesini yerinde incelemek üzere kıyı kıyı rotamızdan taviz vermeden Nazca’ya gidiyoruz.

*Jacque Perrin'in filminden esinlendim, ne var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder