20 Şubat 2010 Cumartesi

La Paz

14-17 Şubat
Copacabana-La Paz arası 2,5 saat kadar, ancak yolun bir kısmında otobüs ve yolcunun birbirlerinden ayrı olarak seyahat etmesi bekleniyor ve bu nedense hiç dile getirilmediğinden yolcu olarak afallamanız pek olası. Otobüs ayrı bir teknede, yolcu ayrı bir teknede son kez Titicaca üzerinde yol aldıktan sonra karşı kıyıda tekrar buluşarak La Paz’a doğru devam ediliyor.

La Paz klasik bir büyük şehir, kalabalık, gürültülü ve pis ama o da bir şekilde tarafımızdan sevilmeyi başardı. 3 gün kaldığımız şehirde ilk gün karnaval sebebiyetiyle şehrin en büyük caddelerinden birisi trafiğe kapatılmış ve yol kenarına sandalyeler dizilmişti, biz de tabi en meraklı turist halimizle en önde, ideal ve güneş almayan bir noktaya yerleşip 3-4 saat kadar bilumum karnaval ekibini izledik.

4 saatin sonunda midemizin guruldamaya başlaması ve karnaval denilince Bolivyalıların aklına su balonu, su kalaşnikofu ve köpük püskürten traş köpüğümsü tüpler geldiğinden bulunduğumuz nokta stratejik açıdan tehlikeli olmaya başladı. Sağımızda ellerinde onlarca su balonu olan sarhoş kızlar, solda ise birbirlerini köpüğe boğan velet sürüsünün arasından usulca süzülerek ortamdan uzaklaşma çalışmamız ise, bölgede konuşlanmış diğer on bin su kalaşnikoflu adam arasından tam olarak başarıyla sonuçlandı diyemeyeceğim ama en azından hava sıcaktı.

Karnaval kısmını kendi açımızdan kapattıktan sonra daha fazla ıslanmamak için ilk günü hostelimizin bahçesinde yayarak geçirdik. La Paz’da ikinci günümüzde de karnaval sürüyordu ancak su balonu hikayesi son bulduğundan şehri gezmek tehlike arz etmedi.

İkinci günün sonunda La Paz’da esasen görülecek pek bir şey olmadığına karar vermiştik ki, üçüncü gün Latin Amerika gezimizin bir diğer şahane müzesini keşfetmemizle La Paz bir anda renk değiştirdi.

Bolivya Enstrüman Müzesi. Bolivya’dan binlerce müzik aleti toplanarak oluşturulmuş ki bu ülkede bu kadar farklı enstrümanın olduğunu hiç bilmiyorduk-. Her odaya girdiğinizde o odada yer alan aletlere ait müzikler çalmaya başlıyor. Müzenin bir odası kendi keşifleri olan 5 saplı gitardan, tahta saksafona kadar bilumum tuhaf enstrümana ayrılmış. Son odada ise dünyadan müzik aletleri yer alıyor, Türkiye temsilcimiz ise telleri kopuk bir saz. La Paz’ın en güzel sokağında yer alan müze, La Paz’a gidilecekse görülmesi gereken ilk şey olmalı.

İkincisi ise cadı pazarı olarak adlandırılan minik bir sokak. Sokak boyunca bilumum müzik aleti ve el sanatı satıcısı arasında kurutulmuş Lama ceninlerinin derhal dikkatinizi çektiği üç beş tezgâh yer alıyor. Bu tezgâhların kiminin arkası ise dükkân havası verilmiş her şeyin satıldığı kocaman delikler şeklinde. Sağlıktan, zenginliğe, aşktan, bilgeliğe kadar her konuda şans getirdiğine inanılan farklı şekillerde yontulmuş bilumum taştan, şayet o sabunla yıkanırsanız zengin olacağınızı söyleyen sabunlara, aşk iksirlerine, her türlü derde deva binlerce zamazingonun yer aldığı dükkânlarda eğlenceli uzun saatler geçirmek mümkün.

La Paz’dan sonraki durağımız, ülkenin eski başkenti Sucre. Önümüzde 14 saatlik bir yolculuk daha var, bakalım bu sefer ki otobüsümüzde bizi neler bekliyor.

2 yorum:

  1. hmmm lama cenini...ne ise yariyormus acep?
    tarantula mi daha korkunc,lama cenini mi hadi bakalim.

    YanıtlaSil
  2. heyooo, oradasınız! çok çok sevgiler...

    YanıtlaSil