31 Ocak 2010 Pazar

Amazonlar da 5 büyük gün.

25-30 Ocak 2010

Bu seyahatte anladım ki, ne kadar uzağa gidersek o kadar içime doğru yol alıyorum. Doğa ile ne kadar haşır neşir olursak da sorularıma o kadar rahat yanıt buluyorum. Amazonlarda geçen bu 5 gün bu açıdan da hayatımın en doğru hareketlerinden oldu diyebilirim.

Quito’dan otobüsle 8 saatlik bir yolculukla Lago Agria şehir merkezine ulaştıktan sonra turdan birileri gelip bizi aldı ve yarı cip yarı kamyonet kılıklı bir araçla 2 saat kadar daha yol aldıktan sonra Amazon’un kollarından Lago Agria’nın nehirsel kısmına vardık. Buradan sonrasında kara ulaşımı olmadığından kanoya binildi ve normal şartlarda 3-4 saat süren ancak bizimkisinin motoru bozulduğundan 6 saat sürecek olan Amazon yolculuğumuz başlamış oldu. İlk 4 saat Lago Agrio’da yol aldıktan sonra, 2 saat kadar da Guyabeno nehrinde ilerlemeye devam ettik ve bu son iki saatlik süreç karanlıkta gerçekleştiğinden muhtemelen gece avına çıkan timsahçıklarda bize eşlik ettiler. Guyabeno Reserve, Ekvator’daki iki büyük Amazon bölgesinden daha kuzeyede kalanı, Peru sınırı ile dip dibe de denilebilir. Ne yazık ki diğer tüm Amazon bölgeleri gibi bir bölümü petrol çıkarma istasyonları tarafından katledilmekte olsa da halen büyük bir kısmı bakir ve birinci dereceden orman alanı olarak kabul ediliyor. Bu da demek oluyor ki, bu alanda satış amaçlı hayvan ve bitki katliamı yok, petrol rezervi yok, her şey olması gerektiği gibi doğal seyrinde sürüyor. Nehir boyunca inanılmaz sıklıkta ve değişken bir ağaç ordusu görüyorsunuz, bilumum kuş ve böcek tarafından seslendirilen çok sesli bir koro da manzaraya eşlik ediyor.

Guyabeno Reserve’de yaşayan 3 farklı yerli kabile mevcut, Siona, Sekoya ve Quechualar. Bizim kaldığımız Nicky Lodge Quechualara aitti. Guyabeno’ya gelen onlarca farklı tur şirketi var ve bunların büyük kısmı nehrin üst kısımlarında kalıyor, bu bölgeye çalışan ise tek bir tur var. (Qutio’da burayı bulmak için pek çok şirket gezdiğimizi belirtmeme gerek yok sanırım) Dolayısı ile doğayla uyumlu dahi olsa yapılaşma sıfır.

Amazonlarda bir tura gelmek için Ekvatora ulaştıktan sonra zengin olmaya gerek yok. 3 öğün yeme içme, 24 saat rehberlik hizmeti, bilumum aktivite, yağmura karşı panço, çamura karşı balıkçı botu ve kalış ücreti 5 gün için 240 dolar. Yemekler gayet lezzetli ve doyurucu, odalarda yataklarda sineklik mevcut. Panço ve botlar gayet işlevsel.

Kamp alanına gecenin bir vakti vardığımızdan ve ortamda elektrik olmamasından mütevellit ilk anda kendimizi yüzüklerin efendisindeki Frodo gibi hissetsek de, odamıza kavuşup üzerine de leziz bir yemekten sonra keyfimiz tamamen yerine geldi.
Ormanin derinliklerinde

İkinci ve dördüncü gün kahvaltı sonrası, ormanı keşfe çıktık, dört bir yandan fışkıran onlarca ağaç arasında geçen 3 er saatlik yolun sonunda aklımda kalanları; ateş karıncaları tarafından ölümüne korunan ve temiz ağaç olarak anılan ağaçlar, su geçirmez yüzeyleri sayesinde tabak gibi kullanabilen yapraklar, ortada kalan ağacı öldürmek pahasına onu sararak yükselen killer tree(katil ağaç), etrafından hiçbir minik bitkinin yaşamasına izin vermeyen bir toksin saçan başka bir tür ağaç, dikine büyüyen yabani avokadolar, topraktaki mineraller tek bir köke yetmediği için onlarca kökü ile yere tutunan palmiyeler ve ucu bucağı görünmeyen yağmur ormanlarının en eski ağacı olan-adını hatırlamadığım-ağaç olarak sayabilirim.

Yağmur ormanları dünyadaki diğer ormanların aksine, ağaçların en hızlı biçimde büyüdükleri alanlar. Ancak ağaçların hepsi birbirinden faklı bir yöntem izliyor, kimi enerjisini bir an önce büyümek/uzamak için kullanıyor, kimi köklerini güçlendiriyor ve tüm ormanı kökleri ile sarıyor, bir başkası derisini bir yılan gibi soyarak yenileniyor, bir diğeri toksik madde üreterek kendisine özel bir alan açıyor. Hepsinin kendine ait bir yolu ve tercihi var. Etraflarını pek takmaksızın, bazen karıncalarla ya da diğer böceklerle işbirliği yaparak yaşıyorlar. Ağaçlara baktıkça, insani tüm hırslar ve kavgaların, diğerleri üzerinden yürüyen hayatlarımızın ne kadar saçma olduğunu biraz daha anladım, aslında gerçek olan bir tek sen varsın. Bunca yıldır süre gelen şehirsel hayatımı da biraz daha doğaya kaydırma isteği depreşti.

Aynı günün akşamüstü bu kez motorsuz kano ile maymun ve kuş gözlemeye gittik. Ormanda olmak hasebiyle hayvanlara saat 4:30 da ağaçta ol denilemediğinden hayvansal açıdan çok verimli geçmese de kuş sesleri ve amazonda bir kanoda süzülmek açısından çok çok doyurucuydu. Kampa geri dönerken sadece Amazonlarda yaşayan pembe ve gri yunusları da bir parça olsun görebildik ki bu da işin bonus kısmı oldu.
Maymun milleti

3.ve 4. gün hayvanları uyanır uyanmaz yakalayabilmek amacıyla sabah 6.15’te kanolarla yola çıkıldı ve bu kez şurada, şurada, şurada ve şurada görebileceğiniz maymunların her biri gruplar halinde coşarken görüldü. Amazonlara gitmezden önce hiç bu kadar maymun meraklısı olduğumu ve iki maymun görünce bu kadar sevineceğimi bilmiyordum, bunu da arada öğrenmiş oldum iyi oldu. Tüm bu süreçler boyunca tansuucuumda kendini fotoğraf makinesine vererek sizler için en güzel anları görüntüledi. Maymunlar gereğinden fazla hareketli yaratıklar olduğundan kendilerini sadece biz görebildik, fotoğraf na mümkün oldu. Resimlerde gözüken evlerine konuk olduğumuz ve gurmede evde gerçekleşen aktivitenin detaylı olarak anlatılacağı ailenin ev hayvanı olarak besledikleri maymun oluyor ama kendisinin tüm akrabaları ormanda ikametlerini sürdürmekte.

Amazon aktivitelerinin bir diğeri de gece yürüyüşü, burada amaç geceleri harekete geçen bilumum iri haşeratı yerinde gözleyebilmek. Bu haşeratların en yoğun olarak görüleni ise tarantulalar. Yürüyüşümüz süresince ve daha sonra odamızda da kendilerine sık sık rastladık. Tarantula, öldürücü olmayan ancak 24 saat süresince acısı devam eden bir zehre sahip ve avını yakalamak için ağ kurmuyor. Bunun yerine kendisi beklemeyi seçiyor, bir nokta belirliyor ve saatlerce kıpırtısız bekliyor, fotoğrafını çekmek için çok ideal bir jungle hayvanı.
3. günün devamında Quchua yerlilerinin köyünü ziyaretin ardından amazonda yüzme molası verdik. Bu arada yerli köyleri de belgeseller de gördüğümüz köyler şeklinde değiller artık, turizmin gelmesi ve gençlerin ilkokuldan sonra şehirde okula gitmelerinden ötürü büyük ölçüde değişim göstermişler, yalnızca ormanın çok diplerinde ve çok küçük sayıda ve turistik bir aktivitenin na mümkün olduğu bölgelerde belgesel tipi yerli yaşamı sürdürülüyormuş. Yüzme kısmına geri dönecek olursam, başta bir kısım nazlansak da bir daha ne zaman amazonda üstelik de pembe yunuslar eşliğinde yüzeceğiz diyerek attık kendimizi kahverengi sulara-amazon tabanındaki materyalleri taşımasından ötürü kahverengi bir renge sahip- sudan çıktıktan sonra rehberimiz yunusların yanı sıra piranhalarında bizlerle birlikte yüzdüğünü belirterek hepimizi tebrik etti. Biz de kendisine teşekkürlerimizi sunduk bu değerli bilgiden ötürü.

4. günün akşamüstü aktivitesi piranha avı oldu. Birer çubuğun ucuna takılı iğnelere dana ya da balık eti iliştirilerek suya sarkıttığımız oltamsılara pek çok farklı noktada farklı piranhalar gelerek etleri kaptılar ancak kendileri oltaya kapılma konusunda aynı yardımseverliği göstermediler. Ben 2 kere yukarıya kadar çekmeyi başarsam da her seferinde bir şekilde iğneden kurtuldu manyak hayvanlar. Sonunda piranha olmayan bir balık tuttum onu da piranhalara yem olarak kullandık. Tekne ahalisi tarafından tutulmayı başarılan yegane piranha aracılığı ile dişlerini görme şerefine erdiğimiz hayvan daha sonra doğal hayatı koruma zinciri adına suya geri bırakıldı.

5. gün sabahı aynı kano aracılığı ile ancak bu kez motor tamir edildiği için 4 saatlik bir yolculuk sonucu Lago Agrio’ya geri döndük. Ordan 2, 5 saat sonra şehir merkezine ve oradan da 16 saatlik bir otobüs yolculuğu ile Guayaquil’e geldik. Amacımız Cuenca’ya varmak olduğundan Guayaquil’den de bu kez 4,5 saat süren yeni bir yolculukla, koca koca dağlar aşarak toplamda 30 saatlik bir yolculuk sonucu hedefe varıldı. Cuenca’yı da sanırım Lima’ya varınca anlatacağım. Bana şimdilik müsaade.

12 yorum:

  1. Aferin size ekvatorlular,artık sırtınız yere gelmez.Hani amazon resimleri nerde yaw ????

    YanıtlaSil
  2. aman yareppi,ne diorsun tarantula,piranha...
    gozlerim daha da buyudu okurken.
    bu arada tansu icin orada da bir guzellik dusunmemissin.(ki okudugum kadariyla basit bir operasyon olurdu.)
    peki,tuttugunuz piranhayi kim oltadan alip da dogal hayata firlatti? merak!

    YanıtlaSil
  3. Barisciim,

    aksam ufak bir teknik sorun yasadik fotolar yuklenemedi, birazdan online olacaklar. Bak gor orada bocurtleri.

    Bernisko,

    Tansu icin macchu picchuyu dusunuyordum hep heyhat orayi da sel aldi artik patagonyada falan bisiler dusuniciim. Amazonlar cok kolay olurdu kaza susu vermek guclesecekti.
    Piranhalara gelince kanoda biz caylaklarin yanina bir de kanocu abi veriyorlardi kendisi dislerinden tutup ativerdi suyun icine.

    YanıtlaSil
  4. :D:D Tarantula resmi koyarsanız dahada gelmem blogunuza.

    YanıtlaSil
  5. Ya ben yine çiş meselesini soracaktım, saatlerce kanoda, yabancılar da var işeyemezsin onların yanında diyecektim ki... Siz tarantula dediniz, ilk gördüğün tarantuladan sonra derhal dönme şansı var mı insanın (ilk tarantulasız yer neresiyse)? Eda Ayt'da arı, sarıkız, yılan mılan vız gelir mi sana artık? Onu mu demek istiyorsun? Yav yok mu şöyle egzotik kumsal vs sevişin, öpüşün, onları anlatın.

    YanıtlaSil
  6. Emreciim,

    Tarantulalarin kendileri de resim gibi hareketsiz bocurtler. Tarantulasiz amazon resmi olur mu hic, sen amazon noktasinda fotograflari hizli hizli gec.

    opuyorum

    Ececigim,

    cis meselesini aciklayayim. Kiyida kosede kumluklar oluyor yanastiriyorlar kanoyu yapiveriyorsun cisini. Tarantular cok sevimliler sana assosa getiriyoruz bir tane bir nevi amazon ortami yaratman icin:)
    bu senin arkadasin kumsala gidince de orama kum kaciyor burama bilmemne oluyor diyor gene durum ayni.

    YanıtlaSil
  7. Mefhum karmaşası yaşamaya başlamışsınız siz. Ben sevimliyim, Berna sevimli, tarantulayı 1000 kişiye sorduk sonuç; sevimsiz

    YanıtlaSil
  8. neyşinıl cografik ekibi amazon'dan pek güzel bildirmiş. fotolara bakamadım ama yazı bile içimi açtı:) oh oh pek şahane...

    YanıtlaSil
  9. Bu arada, internette bir haber takıldı gözüme... Machu pichu'ya gittinizmi veya gidecekmisiniz bilmiyorum ama buyrun haberdar edeyim belki duymamışsınızdır;

    http://news.yahoo.com/s/ap_travel/20100201/ap_tr_ge/lt_travel_brief_peru_machu_picchu_1

    YanıtlaSil
  10. cis ederken,sevisirken insanin en iyi ihtimalle kicina kum kacar yani insallah kum kacar.
    yavrum anlattigin ortamlarda insanin kicina maazallah turlu hayvanat kacar,en iyisi altina yapmak.
    tansucuum,kariciin belli ki romantizim sevior,elele kumlarda kosmak neyine yetmedi.
    siz evlisiniz senede bir defa o da yildonumlerinde.aaa ne sans yildonumunuz cok yakin.tebrikler...

    bu arada piranhanin dislerinden tutmak kismi da pek sevimliymis.sirin hayvan ya!

    YanıtlaSil
  11. Ece'ciim,

    evek tarantula pek sevımlı değil ve fekat artık eskısı kadar korkunc gelmemekte, en azından kısa bır sure için.

    Nokta'cığım,

    çok teşekkürler, sana ne zamandir soyleyecegim unutuyorum, Havana'da Celil Oker satiliyordu. Meshur detektifin ispanyolcası

    Emre selam,

    Peru'ya az once geldik, olanlardan haberdariz, biz de gitmemeyi dusunuyorduk ama burada insanlar sorun yok diyor bakalim ne olacak.

    Bernaciim,

    ben de aynisini soyluyorum sene de bir kafi di mi, gerci bizim durumda 4 senede bir olucak ama artik kismet, nasip.

    hiss&kiss herkese

    YanıtlaSil
  12. emreciim

    macchu picchu planlarımız sonraki bahara kaldı 2 ayda zor duzelir diyolar yollar kapanmıs ama nascaya gidiyoz ucakla tepeden bakcaz sonra punoya gidip titicacaya dalıvercez soora bolivya
    hati bakalım

    YanıtlaSil